-
Metin Çınar
Tarih: 08-10-2025 19:13:00
Güncelleme: 08-10-2025 19:18:00
Hikaye günümüzden iki bin altı yüz yıl öncesi zamanda geçmektedir. Günümüzle hiçbir yakın ilgisi yoktur. Günümüzün eşekleri, o zamanın “eşşekleri” değildir. Hikaye belki de o dönemdeki despot siyasetçiler, krallar, nemrut ve firavunların “mutlak itaatkar” olan halkları için anlatılmıştır. Adı geçenlerin günümüz siyasetiyle hiçbir ilgisi yoktur. Okurken sakın ola bugünle alaka kurmayın, kurarsanız da bilin ki yarın sorgulanacaksınız (..!)
Antik Yunan döneminde (MÖ 620-560 yılları arasında) Ege'de yaşayan ünlü masalcı Ezop'un iki bin altı yüz yıldır canlılığını yitirmeyen öyküsü: Hikaye bu ya... Bir inek, bir beygir, bir eşek, etrafa dağılıp insanların ne yaptıklarını öğrenmeye ve üç yıl sonra buluşmaya karar verirler! Her biri başka yöne gider. Aradan üç uzun yıl geçtikten sonra buluşma yerine önce inek ve beygir gelir. İkisi de perişan bir halde, zayıflamış, dişleri dökülmüş, kamburları çıkmış, adeta çökmüştür. Beygir merakla sorar: 'Nedir bu halin inek kardeş?
İNEK:
İnek acıklı bir şekilde içini çekerek anlatır: Sorma beygir kardeş! Bu insanlar çok merhametsiz. Beni durmadan birbirlerine sattılar. Alan sütümü sağdı. Bir inek daha bulup onu yanıma koyarak bizi çifte koştular, aç bıraktılar. Canımı zor kurtardım be kardeş.
BEYGİR:
Beygir de acı acı başını sallayarak anlatır: Ah, sorma! Benim de ağzıma bir demir parçası geçirdiler, ağzımı açamadım. Üzerime bindiler, ses çıkaramadım. Biri indi, öbürü bindi! Binmedikleri zamanlar zincire vurdular. Belim çöküp de onları taşıyamaz bir hale geldiğinde arkama kocaman bir araba bağladılar. Bu sefer birçoğunu yeniden taşımaya başladım. Ben onları taşıdıkça, daha hızlı gitmem için kırbaçladılar. Canımı zor kurtardım inek kardeş!
EŞŞEK:
İnek ve beygir böyle konuşurken uzaktan eşek görünür. Hayli neşelidir. Islık çala çala, taşlara tekme ata ata, hoplaya zıplaya gelir. Mutludur. Üstelik şişmanlamıştır. Tüyleri pırıl pırıl parlamakta, gözlerinin içi gülmektedir. Üzerinde lacivert takımlar vardır. İnek ile beygir şaşırmış bir şekilde, 'Nedir bu halin? Neler oldu? Neden böyle zevkten dört köşesin?' diye sorarlar. Eşek keyifli bir şekilde anlatır: 'Sizden ayrıldıktan sonra uzakta bir memlekete vardım. Birisi yukarı çıkmış bağırıyor, bağırdıkça insanlar onu alkışlıyordu. Ben de yüksekçe bir yere çıkıp bağırdım. Benim bağırmamı bilirsiniz, yeri göğü inletirim. Sesimi duyan benim yanıma koştu, duyan duymayana haber verdi, etrafım insanla doldu. Onlar geldikçe ben daha çok bağırdım. Haktan, hukuktan, refahtan, adaletten filan bahsettim...''Eee, sonra ne oldu?”
BAŞKAN
'Ne olacak beni başkan seçtiler! “Deme yahu! Yani sen başkan mı oldun?'' Evet! Bir şey yapmama gerek kalmadı. Ben bağırdıkça onlar 'Seninle gurur duyuyoruz' diye alkışladılar. Ben de yedim ve bağırdım, yedim ve bağırdım! 'Pekiii, senin eşek olduğunu anlamadılar mı yahu?' 'Valla, yarısı anladı ama diğer yarısına anlatamadı!'
ÖLÜ YORUM
Bu dönemde siz siz olun nereye gideceğinizi bilmeden kimse hakkında ileri geri konuşmayın. Konuşacaksanız da sonucu iyi hesap ederek ve “ağzınızdan çıkacağı kulağınız önceden duyarak” konuşun. Hapishanelerde kapasitenin 1/3 fazlası dolmuş halde. 2025’in Türkiye’sinde bunları konuşuyor olmak yöneticilerin değil, biz seçicilerin çok ayıbıdır. O hale getirildi ki ülke gözün üzerinde kaş var diye, terörle iltisaklılık diye, en vahimi de gizli tanık uydurmalarıyla insanların hayatları söndürülüyor, gelecekleri mahvediliyor, özgürlüklerinden mahrum ediliyor. Demokrasiyle yönetilen ülkelerde bu kötü gidişe sandık maharetiyle dur demenin ötesinde başkaca alternatif çözümü de yok gibi. Onun için “kuş misali” yemeyi düşündüğü kemiğin boğazdan geçiş ölçülerinde değil, hazmedilemeyeceği düşünülerek çıkış ölçülerinde olup olmadığının kontrolü gerekiyor. Bu hususla ilgili de Papazın hikayesine bir göz atalım. Papaz ölmek üzere olan adamın üzerine eğilerek; “Ölmeden önce şeytanı ve onun kötülüklerini lanetle” der. Ancak adamdan ses çıkmaz. Papaz tekrarlar; “Ölmeden önce şeytanı ve kötülüklerini lanetle” Ama adamdan yine ses çıkmaz. Papaz iyice kızmış bir şekilde; “Neden şeytanı ve kötülüklerini lanetlemiyorsun be adam? “Adam fısıldamış, “Nereye gideceğimi bilmeden kimse hakkında yorum yapmak istemiyorum”
- ÖLÜNÜN BİLE RÜŞVET ALDIĞI ÜLKE
- İTİRAF EDİYORUM: ATTAN DÜŞTÜM!
- HER İSTEDİĞİNİ VEREN ADAM
- İŞİMİZ ALLAH’A MI KALDI?
- EŞEĞİN HATIRI OLDUĞU ÜLKE
- DİKTATÖRLER NİÇİN YALAN SÖYLER ?
- BIKTIRDINIZ!
- PKK YENİLGİYE UĞRADIĞI BİR DÖNEMDE ÖNEMSENDİ
- İYİ YÖNETİLEMEYEN TÜRKİYE
- İSRAİL’İN AŞKLARI VE ÇÖPÇATANLARI
- TERÖRSÜZ TÜRKİYE, ROJAVASIZ SURİYE
- TÜSİAD: İNSANİ DEĞERLER EKONOMİK DEĞERLERİN ÖNÜNDEDİR