içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

BIKTIRDINIZ!

Her şey zıddıyla vardır. İyi- kötü, gece-gündüz, siyah-beyaz, tatlı-acı, sıcak-soğuk vs. Dünyada kesin olarak kötü diye bir şey yoktur; iyi-kötü niteliğe göredir, der Mevlâna. Kötü insan da yoktur. Kötü olan insanın yaptığı o harekettir. O harekete bakarak o insana kötüdür diyemeyiz. Ağrı bir yere kadar Allah’ın(C.C.) bir lütfudur. Problemin tespitinde en önemli habercidir. Mevlana,” yılan zehrinin yılana bal olduğunu, diğer canlılar için ise ölüm getirebileceğini belirterek, dünyada zıt olarak görünen her şeyin göreceli olduğuna” dikkat çeker. Mevlâna'ya göre Hz. Adem'in karşısında İblisin, Hz. Musa'nın karşısında Firavun'un, Hz. İbrahim'in karşısında Nemrud'un, Hz. Muhammed Mustafa (SAV)'in karşısında da Ebu Cehil'in görevleri vardır; o da yaptıkları kötülüklerle, yaydıkları karanlıklarla peygamberlerin güzelliğinin ve nurunun ortaya çıkmasıdır. Mevlâna kavga yerine zıtlardan istifade edildiği takdirde sonucun faydalı olacağını söylemektedir.

BESLENEN KÖPEKLER
Kızılderili Reisi on yaşına henüz gelmiş torunuyla kulübesinin önünde oturmuş, sürekli birbiriyle boğuşan iki köpeğini seyretmekteydi. Köpeklerden biri siyah, diğeri beyazdı. Çocuk kendi kendine; ”bu köpekler kendimi bildim bileli buradalar. Dedem bu köpekleri kulübeyi korumak için göz önünden ayırmıyor. Oysa ki; bir tanesi bu görevi yerine getirebilecekken neden iki tane besliyor? Yine iki köpeğin renkleri de ilginç. Biri beyaz, diğeri siyah. Acaba bir anlamı mı var diye “ kendi kendine düşünürken, yaşlı bilge torunun düşüncelerini okumuş gibi, torunun sırtını sıvazlayarak Bak evlat sen şimdi bu köpeklerin renklerinin neden siyah beyaz olduğunu soracaksın

SAHİBİNİ SAVUNAN KÖPEĞİN ÖZELLİĞİ
Bu renklerin bendeki karşılığı iyilik ve kötülüğün simgeleridir. Beyaz iyiliği, siyah kötülüğü simgeler. İyilik ve kötülük bizim içimizdedir. Sürekli birbirleriyle mücadele içindedirler. Aynen şu gördüğün köpekler gibidir. Nornalde bir köpek işimi görebilecekken, ben ikinci köpeği içimdeki bu mücadeleyi görmek için yanımda tutmaktayım.
Torun dedenin konuşması arasında bir fırsat bulup, özellikli soruyu yapıştırır. “Mücadele varsa, kazananı da olacaktır. Sence bu mücadeleyi hangisi kazanır?”
Hafif gülümsemeli bir edayla, derin bir nefes çeken bilge dede torunun bu sorusuna;
“Hangisi mi evlat? Ben hangisini daha fazla beslersem…”

DİNİME DAHLEDEN BARİ MÜSLÜMAN OLSA!
Muhalefet belediyelerine yapılan yolsuzluk operasyonlarını genelde siyasi yok ediş olarak görenlerin oranı gün geçtikçe artıyor. Bunun en büyük zararı yargıya, siyaset kurumuna , en fazla yararı da hırsızlık yapmış ve yapacak olan kamu malını çalanlara olmaktadır. Toplum hırsızlık diye bir suçu kabullenmekte ve tepki göstermekte zorluk çekerse yadırgamayın. İnsanları iyice "bıktırdılar", yıldırdılar. İşin garibi dünya yolsuzluk algı endeksinde ülkeyi piramidin başına getirmeyi başaranların (.!) bu operasyonları da yönetiyor ve yönlendiriyor olmasıdır.
"Halk sultanın dini üzere" sözü, "insanlar zamanlarına uyarlar" sözüyle aynı anda anmak gerekir. Ak Parti kurucularından, uzun yıllar bakanlık ve parti genel başkan vekilliği yapmış deneyimli siyasetçi Prof. Dr. Hüseyin Çelik "garip olanın adları bu uğurda iyi anılmayanların belediyeye yolsuzluk operasyonu düzenlemeleridir." diyor.
Teşbihte hata aranmaz
Nasrettin Hoca, öküzleri çift sürmek için koşar. Ancak küçük öküz hareket ettikçe, Hoca, büyük öküze vurur. Hocaya sorarlar, hareketi küçük öküz yapıyor, siz büyük öküze sopa ile vuruyorsunuz, niçin? Hoca’nın cevabı; büyük öküz işaret etmeden, küçük öküz hareket etmez..”

Bu yazı 1103 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI